Kaygılarının üstesinden kontrolsüzce yemek yiyerek gelmeyi deneyenler... Kimi zaman anne, kimi zaman baba ilgisizliğini hastane koridorlarında, çoğunlukla bir krizin eşiğinde aşmaya çalışanlar...
Sevdiklerinin kaybıyla birlikte kaybolmuş hissedenler... Güçlü görünmek isterken panik ataklarına yenik düşenler... İnsanlara fazla güvenirken özgüvenlerini yitirenler... Ya da kimseye güvenemedikleri için yalnızlıklarını kendilerini uyuşturarak törpüleyenler…
Hepsinin ihtiyaç duydukları şey aynı. Aynalarındaki gerçek benliklerini bulmaları gerek. Henüz kendilerini tanımadıkları yıllarda, onları yetiştirenlerin tecrübeleri, korkuları ve arzularının yansımalarıyla dolmuş bu aynada kendi güçlerini derinlemesine görebilmeliler.
Bu kez, yaptığı işe duyduğu sevgi her satırına yansıyan bir psikolog tutuyor onların elinden. Kendi sorularına kendi yanıtlarını verebilecek gücü kazanmaları, potansiyellerini keşfedip korkularına karşı artık dirençli olmaları için destek veriyor onlara.
Nazende Öksüz Özdemir şefkatli kelimeleriyle, su gibi akan diliyle hikâyeler anlatırken bir yandan da okurun kendi aynasını bulması için ihtiyaç duyduğu zemini oluşturuyor.