"Ece'yi yaşama, yaşamı Ece'ye hakkıyla iade eden Sertbarut'a teşekkür ediyoruz. Bu gerçekten şahane…"-
-Zarife Biliz, İyi Kitap- Edebiyatımızın cesur kalemlerinden Miyase Sertbarut, okurların kalbinde fırtınalar kopartacak yepyeni romanı Buz Bebekler'de, gerçekte yaşanmasına rağmen hiç olmamış gibi davrandığımız, hep hasıraltı edildiği için kanayan bir yaramızı acı dolu ama umut vadeden bir öyküyle gündeme taşıyor. Daha kundaktayken yalnızlığa mahkûm edilerek anne babasının günahlarını sırtlanmak zorunda kalan on üç yaşındaki Ece için hayat, suyun altında yaşama tutunmaya çalışan bir nilüfer kadar zorlu. O bir toz bebek, buz bebek... Ece aslında içimizden biri. Aynı kaderi paylaştığı onlarca, yüzlerce arkadaşı gibi, ihtiyacı olduğu aile sevgisini devlet eliyle gelen zoraki kucaklarda aramak zorunda kalmış kalbi cesur, ruhu ürkek bir kız çocuğu. İçlerinde büyük korkular, küçük sevinçler taşıyan her kimsesiz gibi onun da hayallerine sığınmaktan başka çaresi yok. Kalbinin tüm sırlarını ise Lülüfer adını verdiği günlüğüne açıyor… Ece'nin gözü kamaşsa da Lülüfer hep görüyor. Kadın cinayetlerinden geriye kalan çocukları, tacize uğrayanları, hasta ruhlu yetişkinleri, hantal müdür babaları bir bir kayda geçiyor. Ece adalet istiyor. Yer yarılıp utanması gerekenler yerin dibini görmedikleri için uçurumlara yuvarlansınlar istiyor. Ece haykırıyor ve bu haykırışı Nartepe Çocuk Yetiştirme Yurdu'nun yüksek duvarlarını aşıp tüm ezilmişlerin, sindirilmişlerin haykırışına dönüşüyor.
(Tanıtım Bülteninden)