Prusya Demiryolları’nda özveriyle çalışan hat bekçisi Thiel’in yaşamı, yaşadığı talihsizlikler ve gördüğü halüsinasyonlarla gölgelenmiştir: Çok sevdiği karısı Minna doğum yaparken ölünce kendini büyüyen bir iç çatışmanın içinde bulur ve oğlu Tobias’ın bakımını güvenceye almak üzere yeniden evlenmeyi seçer. Fakat işler umduğu gibi gitmez ve bir felaket yaşanır. Alman edebiyatının son klasiği kabul edilen Hat Bekçisi Thiel, aynı adı taşıyan ana karakterinin psikopatolojik vakasına eğilir. Sanayi Devrimi’yle sarsılan zümre toplumunun yerini sınıflı toplum yapısı almadan hemen önceki âna odaklanan eser, makineleşme tehdidi karşısında insanın çaresizliğini simgeleştirir.