Diyelim geminin güvertesinde canım sıkıldı, soluğu kaptan köşkünde alıyordum. Orada da sıkıldım, alt katlara, geminin makine dairesine iniyordum. İstediğim yerleri gördükten sonra kamarama geçiyor, balkondan horozların ötüşlerini duyduğum, tropikal adalara bakıyordum. Karada ise, trenlere, otobüslere, kamyonlara, motosikletlere, bisikletlere, faytonlara; tekeri dönen her araca binip kilometrelerce uzaklıktaki kentlere ulaşıyordum. Edebiyatımızın usta yazarı Adnan Binyazar’dan okuru alıp uzak coğrafyalara, birbirinden çok farklı kahramanlara götürecek yepyeni öyküler... Binyazar, çocukluğun şiirle, masalla, türlü yoksullukla yoğurulmuş büyülü taşrasından Latin ülkelerinin sıcak aşklarına uzanıyor. Tıpkı bir öyküsünde işaret ettiği gibi: dünya haritasını önüne açıyor, canının istediği yere düşle, şiirle, öyküyle unutulmaz bir yolculuk yapıyor. Onunla birlikte yolculuğa var mısınız?