Ey uğraş olarak Kur’ân ile meşgul olan, ancak bu hususta gevşek davranıp Kur’ân’ın sadece zâhirî mânâlarını ve lafızlarını hızlıca kapan kişi! Sen nereye kadar okyanusun sahilinde gözün kapalı dolaşarak Kur’ân’ın harikulâde ahvâlinden gâfil olacaksın? Artık Kur’ân’ın güzelliklerini görüp de, hoş ve tatlı şeylerini sahile çıkartma zamanı gelmedi mi? Onun derinliklerine dalarak mücevherlerini çıkartıp da, zengin olma zamanı gelip dayanmadı mı? Okyanusun sadece sahillerine ve manzarasına sürekli bakıp da inci ve mücevherlerinden mahrum kaldığın için nefsini kınama zamanın gelmedi mi? Kur’ân’ın engin bir okyanus olduğu haberi sana hiç ulaşmadı mı? Okyanusun sahillerinden farklı farklı nehir ve kanalların oluşması gibi, önceki ve sonraki nesillerin ilminin de Kur’ân’dan bu şekilde çeşit çeşit kol ve türlere ayrıldığı haberi sana gelmedi mi? Okyanusun coşkun dalgalarına dalıp da incileri çıkartan kavme gıpta etmiyor musun? Öyle ki o insanlar o derinliklere dalıp oradan kırmızı yakutlar, ışıldayan inciler ve yeşil zebercedler çıkartmışlardır. Onlar okyanusun sahillerinde yüzüp amber ve altınları toplamışlardır. O kişiler bunları adalarına çıkartarak bunlardan panzehir yapmışlardır. Ben sadece kardeşlik hukukuna istinaden seni uyarıyorum. Onların yüzmelerinin, denize dalmalarının ve yolculuklarının nasıl olduğunu göstererek senin duanın bereketini umuyorum. (Tanıtım Bülteninden)