' Hapishane!
Burada duvarların yüzü, insan çehreleri kadar asıktır.Tavan direklerin ve duvarların üzerinde durmaz, mahkumların tepesinde durur. Burada boylar cüce, sözler kısa, ümitler basıktır.
Hapishane, insan yutan kumsala benzer. Kimbilir kaç gonca açılmadan solacak ve kaç baş burada apak olacak?
Orada zaman, adımların mekiğine bağlanır. Orada mekan bir yataktır. Evet orada herşeye zincir vurulur, herşey dört duvar arasında durur. Lakin .. hayalle iman iki kanat olur, öyle insanları, öyle diyarlara alır götürür ki, oraya ne savcı ulaşır, ne gardiyan!...
Dindarların yolu karakoldan ve mahkemeden geçmekteydi. Bir de hapishane... Nuri de aynı yolda ve aynı noktalarda. Kaç çeşit suçlunun çömeldiği şu loş köşeye o da bağdaş kurdu, başını ellerine gömüp, ne olursa olsun, gibilerden uyumaya çalıştı. Birden, çan sesi şiddetiyle başlayıp ve yavaş yavaş kaybolacak şekilde manevi dünyasında bir feryad duydu:
MAZNUN!
Yüzbinlerin gönlünde taht kuran Hekimoğlu İsmail'in bu kıymetli romanını bazan gülerek, bazan ağlayarak okuyacaksınız.