Her şey alengirli bir günde meraklı Pertevcan’ın kitaplığın tozlu raflarından eski bir kitabı bulmasıyla başlar.
Gizemli bilmeceler, sırlı mürekkepler, hangi kapıyı açacağı bilinmeyen anahtarlar… Ejderhalar, laleler, şeker bahçeleri, aynalar… Her sözün başka başka anlamları, her pusulanın işaret ettiği yollar var. Okuyup çözebilene… Bakıp, anlayabilene… Pertevcan bulmacaları çözüp, geleceğin ve aslında yaşadığı zamanın kapısını açacak anahtarı bulabilecek mi? Bu tuhaf yolculukta ona eşlik eden esrarlı arkadaşıyla, hapsolduğu geçmişten kurtulabilecek mi? Yoksa gelecekte bıraktığı evi ve hayatı, uyandığında yarım yamalak hatırladığı bir rüya olarak mı kalacak?" “Venedik’ten gelir bin bir hediye saraya
Biri bin görürsün bakarsan aynaya,
Önce söyletmelisin doğruyu kapıya
Kavağa çık lakin inanma her duyduğuna,
Çünkü biri yalan biri doğru söyler
Aynayı ayna yapan ‘sır’ıdır derler.” (Tanıtım Bülteninden)