Yılmaz Güney’in Selimiye Üçlemesi’nin ikinci kitabı Salpa, Hücrem’in son satırında tanıştığımız Mehmet Salpa’nın Konya’dan İstanbul’a uzanan bir süreçte, sert yaşam koşulları içerisinde bilinçlenmesinin öyküsü. “Kimdir bu vapur, otobüs, tren, uçak seferlerini, onların yolcularını ayarlayanlar? Kimdir radyolarda falan saat reklamlar, yurttan sesler, filan saat Henry Mancini orkestrası diyen? Kimdir yüz beş liralık ayakkabıyı iki yüz doksana, dört yüz kırk liralık ceketi altı yüz on liraya fırlatan?İnsanları geleneksel bir telaş ve yetmezlik içinde oradan oraya koşturan, Afrika’ya beyaz kadın kaçıran, namlulara mermi süren, acımasız tetik çektiren, öğrencileri kırdıran, ezen, çocukları ağlatan kim?” (Tanıtım Bülteninden)