Hedef 8 adımdan sonra kafeye girip bir kahve istiyor. Siparişini alan görevliye gülümseyip bir şeyler söyledikten sonra kafenin diğer ucundaki boş bir masaya oturuyor. Bilgisayarını ve dosyalarını açarken, tahminen mesaj sesi geldiği için cebinden telefonunu çıkarıyor ve ekranda gördüğü şey onu güldürüyor.
Bu beklenmedik bir durum merkez. Tetikçi tehlikede. Bize onun gülüşüyle insanları felç edebildiğini söylememiştiniz! Merkezin verdiği bu görevde Emre Sezgin zorlu bir hedefti. Ben ise güçlü bir ajandım. Onu alt edebilirdim. Hayatına sızabilir, tüm sırlarını öğrenebilir ve yapılması gerekenleri yapabilirdim. En azından hayalimdeki Defne Bilger böyleydi.
Gerçekte ise işler planladığım gibi gitmemişti. Yürüdüğüm yollarda bazen korkmuş, bazen kaybolmuş ama ne olursa olsun neşemi ve ışıltımı hiç kaybetmemiştim. Belki biraz tuhaftım. Heyecanım yüzünden sık sık zor durumlara düşüyordum. Belki hayali arkadaşlarımla çok fazla konuşuyordum ama ne olursa olsun kendimi sevmeyi biliyordum. Emre Sezgin’in de beni sevmesi için bu kadarı yeterli olur muydu?