Devletini bir imparatorluk hâline dönüştüren, Avrasya bozkırlarının ortaya çıkardığı ilk büyük hükümdar MOTU (METE), “güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar” hâkimiyet tesis edecek özelliklere sahip ATTİLA, Fırat’ın batısına ilk defa geçerek 1071’de Malazgirt’te destan yazan ve Türk tarihinin efsanesi olan SULTAN ALP ARSLAN, ordu teşkilatından askerî teçhizatın hazırlanmasına kadar bilgisiyle her alana hakim bir vezir olan NİZÂMÜLMÜLK, 1081’de ilk donanmayı oluşturarak Türkleri denizcilikle tanıştıran ÇAKA BEY, üç kıtaya yayılan bir cihan imparatorluğunun kurucu hükümdarı, OSMAN BEG, Balkanlar’da dönemin en büyük ordularına karşı zafer kazanan I. MURAD, Küçük Asya’ya kadar durmadan savaşmış, bozkırların son göçebe fatihi TİMUR, İstanbul’u fethederek iki kıtayı birleştiren, çağına ve sonrasına damgasını vuran, Doğu’nun ve Batı’nın hükümdarı FATİH SULTANMEHMED, Preveze Deniz Savaşı’yla Akdeniz ve dünya tarihine damga vuran BARBAROS HAYREDDİN PAŞA, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’yu imparatorluğa katan, o zamanlar için imkânsız görülen Mısır Seferi’ni gerçekleştiren büyük mareşal YAVUZ SULTAN SELİM, sancağa çıkmadığı hâlde tarihe adını Bağdat ve Revan Fatihi olarak yazdıran IV. MURAD, Türk İstiklâl Savaşı’nın başkomutanı, dünya siyasi tarihine olduğu kadar askerî tarihine de damgasını vurmuş gazi ve mareşal MUSTAFA KEMALATATÜRK… Muharebe alanında işler birbirine düğümlendiğinde hangi stratejiyi uyguladılar? Yoğun baskı ve gerilim içindeyken psikolojilerini nasıl yüksek tuttular? İmkânsız gibi görülen savaşlara hangi yollarla hazırlandılar? Hem kendilerinin hem de etraflarındaki kimselerin bakış açılarını nasıl değiştirdiler? Askerî anlamda kimlerden, hangi kitaplardan ve ekollerden yararlandılar? Pek çok uzmanı bir araya getiren Türk Komutanlar; hem bu soruların cevaplarını ortaya koyuyor hem de benzersiz bir askerî tarih okuması sunuyor.