Hayatınızın en güzel hatasını yapmanız için elinizde beş maddelik bir listeniz ve bir sorunuz olsaydı, ne yapardınız? Bulunduğunuz parktan derhal uzaklaşır mıydınız, yoksa hata olacağını bile bile o banka oturur muydunuz? Kimilerine göre hayatın güzel olmasını sağlayan şey aile, arkadaş, sevgili, eş gibi özel insanların varlığıdır. En azından biri olmalıdır ki hayatında, yalnızlaşmasın, yabancılaşmasın insan. Ve işte bu noktada hikâye başlar… Aynı evde yaşamaya devam etmelerine rağmen gün geçtikçe birbirlerine yabancılaşan bir aile ve kendi içinde yalnızlaşan bir kız... Babasının ve üvey annesinin nefretiyle büyüyen ve hasta kardeşinin küçücük bir gülümsemesinden dahi güç bulabilen bir erkek... Ve onları bir araya getirecek beş maddelik bir listeden sonra sorulan o soru; “Sana âşık olmama izin verir misin?” Farklı yaşamlar sürerken neredeyse aynı acılardan beslenen iki yaralı ruhun iyileşmesini sağlayacak şeyin, Nehir’in hiç düşünmeden o banka oturması olacağını kim bilebilirdi ki? “Bu dünyada adil olan yalnızca iki şey vardı. Birincisi herkesin bir gün ölecek olmasıyken, ikincisi herkesin bir acıya sahip olmasıydı.” (Tanıtım Bülteninden)