Uygarlığın Huzursuzluğu, Sigmund Freud’un eserleri arasında en önemli ve etki uyandıran kitaplardan biridir. Freud, yalnızca bireyin psikolojisini ele almanın ötesine geçerek, insanın sosyal bir varlık olarak toplumla kurduğu ilişkiyi inceler. Birey ve uygarlık daimî bir çatışma içerisindedir, bu yüzdendir ki insanlar olarak içinde bulunduğumuz uygarlıkta kendimizi huzurlu hissetmeyiz. Birey, içgüdüsel bir özgürlüğün arayışındayken öte yandan uygarlık, konforu öne sürer ve içgüdülerin bastırılmasını talep eder. Bireyin pek çok içgüdüsü, uygarlık nezdinde kurallara aykırı ve cezalandırılması gereken olgulardır. Freud’un “okyanus hissi” kavramını ele aldığı ve dinin işlevini de incelediği Uygarlığın Huzursuzluğu, uygarlık ve birey arasındaki dinamiklere daha yakından bir bakış için okurlara ışık tutuyor.