“Yara, ışığın içine nüfuz ettiği yerdir…”
Böyle söylemişti babası. Ancak Sitara Zamani, bu cümlenin gerçek anlamını günün birinde dizindeki değil, kalbindeki yarayı sarmaya çalışırken kavrayacaktı. 1970’lerin Afganistan’ında, ayrıcalıklı bir aileye mensup ve nispeten mutlu bir çocukluk yaşayan sekiz yaşındaki Sitara için en büyük eğlence, semayı süsleyen yıldızları ve onların ardındaki sırrı keşfetmektir. Ne var ki bir devlet adamı olan babası, sevgi dolu annesi ve biricik kardeşiyle birlikte yaşadığı huzurlu günler, 1978 yılında tüm Afganistan’ın kaderini bir gecede değiştiren askerî darbeyle son bulur. Üzerine çöken uçsuz bucaksız karanlıkta yıldızları yeniden görebilmek küçük Sitara için hiç de kolay olmayacaktır. 2004 yılında ise Afgan asıllı Amerikalı, ünlü bir cerrah olan Aryana’nın dünyası, geçmişin aniden karşısında belirmesiyle başına yıkılır. O dehşet dolu gecenin üzerinden kırk yıl geçmiştir ve bir daha ömrü boyunca görmeyeceğini sandığı bir adam şimdi kanlı canlı karşısındadır. Onu görmek, Aryana’nın uzun zamandır içindeki bir kafese hapsettiği ne varsa yeniden su yüzüne çıkarır: Öfke, nefret ve cevapsız sorular…
tarafından hazırlanmıştır.
