Yüklük Kitap Açıklaması Ahmet Büke'nin öykülerinde acı ve ironi bir arada; bu yalın öyküler, şaşırtıcılığını da, sarsıcılığını da ülkemizin tükenmek bilmez acı ve ironi kaynağından topluyor. Böylece bir dil sağanağı çıkıyor ortaya: yoksulun dili, ötekinin dili, zalimin dili ve umut edenin dili hep bir ağızdan öykü söylüyor. Büke, Yüklük'teki öykülerinde artık kangrene dönüşmüş meseleleri anlatırken yer yer sevdiği sanatçılardan da yardım alıyor, edebiyat serüvenindeki köşe taşlarını imliyor. Ahmet Büke, Türkiye'nin yazarı olmakta direniyor. Biz onlara dedik ki, elbette sizin bilmediğiniz öyküleri biz biliriz. Seni yazdıkların için küçümseyenler bilmiyorlar mı, onların akıllarını açıp yazdıklarını biz koyduk. Zenginlik istediler, verdik. Pahalı kumaşlar ve kervanlar dilediler; bir sabah kapılarının önüne koyduk. Ama yine de senin öykülerine güldüler. İçine yeis dolmasına izin verme. Sabretmekten vazgeçersen onlardan ne farkın kalır. Hem senin neyi becereceğini de biz bilirdik. Onun için çabalasan da, vazgeçsen de fark etmez. Ama vazgeçmemende büyük mükâfatlar olabilir. Olmayabilir de.
(Tanıtım Bülteninden)